Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bizim çocuklarımız bizim masallarının ile büyüsün..
Benim çocuklarımın, herhangi bir alışveriş merkezinde, televizyon kanalında ya da reklam afişlerinde denk geldiğimiz o çok parlatılmış Walt Disney masal prenseslerine özendirilen çocuklardan olmalarını istemedim. Bizim Zümrüdüanka'mız, küplere binip uçan cadılarımız, dev analarımız, güzel kalpli sultan kızlarımız, periler padişahımız, Keloğlan'ımız, Türk yiğitlik hikâyelerini anlatan Dede Korkut'umuz, bilgeliğiyle bilinen Şahmaranımız varken; ne diye yarı ölü, uykusundan öpülerek uyandırılan bir prensesi dinlesinler da tanımadığı yedi cüce adamla aynı ya evde kalan bir prensesi okusunlardı ki...
Sayfa 16 - Nemesis KitapKitabı okudu
Halk türkülerinin renkleri vardır. Kimisi koyu mor üzerine turuncu benekli, kimisi yonca yeşili üzerine sarı kirazlar serpilmiş, kimisi küpeli vişneler küpeli, kimisi portakal, kimisi çavdar, kimisi kan kokar. Mor sinekler konmuş ela gözüne İşte size rengi, uğultusu, kokusu ve devrilen muhteşem bir ağaç gövdesi gibi serilişi, uzanışı ile bir ölü. Bir insan ölüsü. İşte bir şiir ki bir vuruşta beş hissimizi birden şaha kaldırıyor. Mor sinekler konmuş ela gözüne Kulaklarımızda sineklerin uğultusu, gözümüzde mor ile ela rengin çarpışması. Ve bu seslerle renkle­rin yan yana gelişinden derhal derimize çarpan kız­gın temmuz güneşi, dilimizde ve burnumuzda bu güneşin tadı. Ve yüreğimizde birdenbire gemi azıya alan merhamet!... Hani masallarda Keloğlan, devlerin mağarala­rına girer, dev karanlıkta homurdanır: — Burnuma insan kokusu geliyor! Halk türkülerini dinlerken, okurken ben de ba­ğırmak istiyorum. — Burnuma insan kokusu geliyor!
Reklam
"Nerede bir köy türküsü duysam/Şairliğimden utanırım" diyen Bedri Rahmi Eyüboğlu, bir yazısında türkülerde gizlenmiş olan bu insan kokusu için şunları yazıyordu: "Hani masallarda Keloğlan, devlerin mağaralarına girer, dev karanlıkta homurdanır: - Burnuma insan kokusu geliyor! Halk türkülerini dinlerken, okurken ben de bağırmak istiyorum: - Burnuma insan kokusu geliyor! Eti ile kemiği ile. Ağrıları sızıları, müjdeleri ve naralarıyla insan."
Gerçekten, eski masallar da var, yeni masallar da: 'Köroğlu, İki Başlı Dev, Kesik Baş, Keloğlan, Kerem ile Aslı, Ferhâd ile Şirin, Leylâ ile Mecnun, Hüsrev ile Perviz' ve benzeri, eski masallardan değil midir? Yeni masallara gelince, bunlar, hep roman koleksiyonlarıdır. Bununla birlikte bu koleksiyonlarda -eski deyimlerden olduğu üzere- halka mahsus olanları, eski masalların sayılarından daha çoktur. Aslında bir türlü olan edebiyatı böyle eskinin eskisi, yeninin yenisi, gelecekte Yeni Edebiyat, Halk Edebiyatı diye birtakım bölümlere ayırınca insan bunlardan hangisi ile ilgileneceğini şaşırıp tereddüde düşüyor.
Sayfa 348 - HALK EDEBİYATINDA MİZAH!Kitabı okudu